16 Temmuz 2013 Salı

27 Mayıs Sonrası



Alyans Evler”imiz oldu. 27 Mayıs’ın ardından  ekonomiyi düzlüğe çıkarma adı altında vatandaştan ziynet eşyası toplama kampanyası başladı. Herkes alyanslarını orduya bağışladı. Bizimkiler de. MBK bunlara bakır "Devrim" yüzükleri verdi. Toplanan  altınla Ankara Yücetepe’de, İstanbul  Zincirlikuyu’da 4 binin üzerinde ev yapıldı. Bu evler 27 Mayıs’tan sonra emekliye sevk edilen ihtilalci subaylara 20 yılda ödenmek üzere yıllık %2-3’lük faizle verildi.

Babamın bir yorumu vardı: “Demokrat Parti’nin hatası orduyu doyurmamasıydı. Doyursaydı ihtilal olmazdı.”

İhtilalin ardından hemen tasfiyelerimiz başladı. Milli Birlik Komitesi kuruluşundan itibaren karma ve heterojen bir gruptu zaten. Madanoğlu ve Küçük grubu ile Türkeş ve Kabibay’ın Türkçü grubu birbirine düşünce Gürsel 13 Kasım 1960'da Alparslan Türkeş başta olmak üzere 14 MBK üyesini emekliliğe sevkedip yurtdışına danışman olarak gönderdi.

Orduda da tasfiyeler devam etti. 1960 Ağustos’undan itibaren Milli Birlik Komitesi tarafından 235 general, 5.000 subay zorunlu emekli edilince bir dernek kurdular. "Eminsular" ve orduya geri dönmeye çalıştılar. Orgeneral Ragıp Gümüşpala’da bu grubun en yüksek rütbelisiydi daha sonra Adalet Partisi genel başkanı oldu.
Ocak 1961’de Kurucu Meclis kuruldu, sivil yönetime dönmek için yeni bir anayasa yapılacak. Ancak ordu durulmadı, hala kaynıyor. Bir Silahlı Kuvvetler Birliği var, bunlar kendilerine genç subaylar ve devrimci diyorlar ama 27 Mayıs’la elde ettikleri iktidarı bırakmak istemiyorlar gibi. Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir bunlardan.

Şubat 1961’de sivil hareketler başladı: Yeni Türkiye Partisi  kuruldu. Genel başkanı Ekrem Alican. 11 Şubat 1961'de ise Adalet Partisi kuruldu. Amblemi bir beyaz at. ‘Demokrat’ sözcüğüne dili dönmeyen Türk köylüsü ‘Demirkırat’ derdi.) 27 Mayısçılarla görüş ayrılığına düşen emekli orgeneral Ragıp Gümüşpala başkan. Bir de Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi var 1958’de kurulmuş olan. Genel Başkanı Osman Bölükbaşı. ( Bu partiye daha sonraları 65’de Türkeş ve 14’ler katılacak, partinin çizgisi değişecek ve adı MHP olacaktır.)

Dünyayla ilişkilerimiz ise bildiğiniz gibi, öyle ihtilal oldu diye cezalandırılmıyoruz. ABD yardıma devam ediyor. Bir yerde okudum, 280 milyon doları bulmuş. Şubat’ta önemli bir şey daha var. Türk ve Alman İş ve İşçi bulma Kurumları arasında anlaşma yapıldı ve ilk işçi kafilemizi yolladık. Bu arada Almanya’dan da yardım alıyoruz.

Haziran 1961’de Cemal Madanoğlu’nu istifa ettirdiler, Silahlı Kuvvetler Birliği bunu beğenmedi. İrfan Tansel’in Hava Kuvvetleri Komutanı yapılmasını da beğenmedi. Sivilleşme çabalarından da hoşnut değildi. 14’ler olayından dolayı zaten hınçlıydı. Hemen bir itiraz genelgesi yayınladılar.

Anayasa yapıldı, 9 Temmuz 1961’de halkoylamasına sunuldu. Kabul %62 üstelik askeri rejimde.
Nihayet genel seçimlerimiz 15 Ekim 1961’de yapıldı. Seçim öncesi CHP umutluydu. Öyle ya!  DP  27 Mayıs’ın altında ezilip yok olacak. Gel gör ki beklenen gerçekleşmedi, CHP %36,5 oy aldı. DP’nin yerine kurulan AP ise %34,8 ile başa baş çıktı. 450 üyeli mecliste CHP 173, AP 158 ve 150 senato üyeliğinin de 71’ini AP, 36’sını CHP almıştı.

Bu seçim sonuçları CHP’yi ve şu bizim genç subayları da etkiledi. Aman aman! Siyasi ortam neredeyse 27 Mayıs öncesine dönüşmek üzere. Seçim sonuçlarından sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir fikir ayrılığı arttı da arttı.

Cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon hükümeti  İsmet İnönü başkanlığında CHP-AP koalisyonu kuruldu. Adalet Partisi, Yeni Türkiye Partisi Ekrem Alican Cumhuriyet Halk Partisi İsmet İnönü, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Osman Bölükbaşı, 24 Ekim'de Çankaya'ya çıktılar, Cevdet Sunay, Cemal Gürsel ve generallerin önünde Yassıada mahkumlarına af çıkarılmayacağına, Emekli İnkılap Subaylar Derneğine bağlı subayların orduya geri alınmayacağına ve Cemal Gürsel'in cumhurbaşkanı seçilmesi için çalışacaklarına dair protokolü imzaladılar.

26 Ekim 1961’de de Türkiye’nin dördüncü Cumhurbaşkanlığı’na, ihtilal lideri Cemal Gürsel seçildi.  Sivil hükümet kuruldu ya AP yanlıları artık açıkça 27 Mayıs aleyhinde konuşmaya başladı, CHP – DP tartışmaları kaldığı yerden devam etti. Zavallı 27 Mayıs cuntacıları, daha bir yıl geçmeden meşru müdafaa durumunda kalmışlardı.
Derken 22 Şubat 1962’de Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir ve arkadaşları darbe girişiminde bulundu.  Bu direniş hükümetle uzlaşma ile sonlandırıldı ve Aydemir emekli edildi. Fakat durmadı, 20 Mayıs 1963'de Anayasa'da öngörülen reformların gerçekleştirilmediği gerekçesiyle ikinci darbe girişiminde bulundu, yine başaramadı. Yargılandı ve arkadaşı Binbaşı Fethi Gürcan’la idam edildi.

27 Mayıs İhtilali böylece bitti. Biterken daha önce adını duymadığımız bir genç adamla tanışıyorduk. 1962 yılında AP’ye girmiş, sonra ayrılmış, 64’de Ragıp Gümüşpala’nın ölümünden sonra AP genel başkanı seçilirken gördüm resimlerini. Şişmanca bir adam, kara gözlüklü ve fötr şapkalı. Milletvekili bile değildi henüz. Babama kim bu dedim: “Eski DSİ genel müdürü.” dedi.” İTÜ’lü mühendis. Amerika’dan geldi.”

Nereden bilebilirdim ki babamın kaybettiği Menderes’ten sonra yerine koyduğu bu İTÜ’lü mühendis hayranlığı benim hayatımı belirleyecek ve onun bir İTÜ’lü mühendis kız hayalini mecburen gerçekleştirmek zorunda kalacağım.

Süleyman Demirel 1962'de AP’ye girdi. Haziran 1964'te AP genel başkanı Ragıp Gümüşpala'nın ölümü üzerine baş gösteren parti içi bunalım sırasında yeniden siyasete döndü, kongrede genel başkan seçildi.

Ayfer Yılmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder