“Alyans Evler”imiz
oldu. 27 Mayıs’ın ardından ekonomiyi
düzlüğe çıkarma adı altında vatandaştan ziynet eşyası toplama kampanyası
başladı. Herkes alyanslarını orduya bağışladı. Bizimkiler de. MBK bunlara bakır "Devrim"
yüzükleri verdi. Toplanan altınla Ankara
Yücetepe’de, İstanbul Zincirlikuyu’da 4
binin üzerinde ev yapıldı. Bu evler 27 Mayıs’tan sonra emekliye sevk edilen
ihtilalci subaylara 20 yılda ödenmek üzere yıllık %2-3’lük faizle verildi.
Babamın bir yorumu vardı: “Demokrat Parti’nin hatası orduyu
doyurmamasıydı. Doyursaydı ihtilal olmazdı.”
İhtilalin ardından hemen tasfiyelerimiz başladı. Milli
Birlik Komitesi kuruluşundan itibaren karma ve heterojen bir gruptu zaten.
Madanoğlu ve Küçük grubu ile Türkeş ve Kabibay’ın Türkçü grubu birbirine
düşünce Gürsel 13 Kasım 1960'da
Alparslan Türkeş başta olmak üzere 14 MBK üyesini emekliliğe sevkedip
yurtdışına danışman olarak gönderdi.
Orduda da tasfiyeler devam etti. 1960 Ağustos’undan
itibaren Milli Birlik Komitesi tarafından 235 general, 5.000 subay zorunlu emekli
edilince bir dernek kurdular. "Eminsular" ve orduya geri dönmeye
çalıştılar. Orgeneral
Ragıp Gümüşpala’da bu grubun en yüksek
rütbelisiydi daha sonra Adalet Partisi genel başkanı oldu.
Ocak 1961’de Kurucu Meclis kuruldu, sivil yönetime dönmek
için yeni bir anayasa yapılacak. Ancak ordu durulmadı, hala kaynıyor. Bir Silahlı
Kuvvetler Birliği var, bunlar kendilerine genç subaylar ve devrimci diyorlar
ama 27 Mayıs’la elde ettikleri iktidarı bırakmak istemiyorlar gibi. Harp Okulu
Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir bunlardan.
Şubat 1961’de sivil hareketler başladı: Yeni Türkiye Partisi kuruldu. Genel başkanı Ekrem Alican.
11 Şubat 1961'de ise Adalet Partisi kuruldu. Amblemi bir beyaz at. ‘Demokrat’
sözcüğüne dili dönmeyen Türk köylüsü ‘Demirkırat’ derdi.) 27 Mayısçılarla görüş
ayrılığına düşen emekli orgeneral Ragıp Gümüşpala başkan. Bir de Cumhuriyetçi
Köylü Millet Partisi var 1958’de kurulmuş olan. Genel Başkanı Osman Bölükbaşı.
( Bu partiye daha sonraları 65’de Türkeş ve 14’ler katılacak, partinin çizgisi
değişecek ve adı MHP olacaktır.)
Dünyayla ilişkilerimiz ise bildiğiniz gibi, öyle ihtilal
oldu diye cezalandırılmıyoruz. ABD yardıma devam ediyor. Bir yerde okudum, 280
milyon doları bulmuş. Şubat’ta önemli bir şey daha var. Türk ve Alman İş ve
İşçi bulma Kurumları arasında anlaşma yapıldı ve ilk işçi kafilemizi yolladık.
Bu arada Almanya’dan da yardım alıyoruz.
Haziran 1961’de Cemal Madanoğlu’nu istifa ettirdiler, Silahlı
Kuvvetler Birliği bunu beğenmedi. İrfan Tansel’in Hava Kuvvetleri Komutanı
yapılmasını da beğenmedi. Sivilleşme çabalarından da hoşnut değildi. 14’ler
olayından dolayı zaten hınçlıydı. Hemen bir itiraz genelgesi yayınladılar.
Nihayet genel seçimlerimiz 15 Ekim
1961’de yapıldı. Seçim
öncesi CHP umutluydu. Öyle ya! DP 27 Mayıs’ın altında ezilip yok olacak. Gel gör
ki beklenen gerçekleşmedi, CHP %36,5 oy aldı. DP’nin yerine kurulan AP
ise %34,8 ile başa baş çıktı. 450 üyeli mecliste CHP 173, AP 158 ve 150
senato üyeliğinin de 71’ini AP, 36’sını CHP almıştı.
Bu seçim sonuçları CHP’yi ve şu bizim genç subayları da
etkiledi. Aman aman! Siyasi ortam neredeyse 27 Mayıs öncesine dönüşmek üzere.
Seçim sonuçlarından sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir fikir ayrılığı arttı
da arttı.
Cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon hükümeti İsmet İnönü başkanlığında CHP-AP koalisyonu kuruldu. Adalet
Partisi, Yeni Türkiye Partisi Ekrem Alican
Cumhuriyet Halk Partisi İsmet İnönü, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Osman Bölükbaşı, 24 Ekim'de Çankaya'ya
çıktılar, Cevdet Sunay, Cemal Gürsel ve generallerin önünde Yassıada
mahkumlarına af çıkarılmayacağına, Emekli İnkılap Subaylar Derneğine bağlı
subayların orduya geri alınmayacağına ve Cemal Gürsel'in cumhurbaşkanı
seçilmesi için çalışacaklarına dair protokolü imzaladılar.
26 Ekim 1961’de
de Türkiye’nin dördüncü Cumhurbaşkanlığı’na, ihtilal lideri Cemal Gürsel
seçildi. Sivil hükümet kuruldu ya AP
yanlıları artık açıkça 27 Mayıs aleyhinde konuşmaya başladı, CHP – DP
tartışmaları kaldığı yerden devam etti. Zavallı 27 Mayıs cuntacıları, daha bir
yıl geçmeden meşru müdafaa durumunda kalmışlardı.
Derken 22 Şubat 1962’de Harp Okulu
Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir
ve arkadaşları darbe girişiminde bulundu.
Bu direniş hükümetle uzlaşma ile sonlandırıldı ve Aydemir emekli edildi.
Fakat durmadı, 20 Mayıs 1963'de
Anayasa'da öngörülen reformların gerçekleştirilmediği gerekçesiyle ikinci darbe
girişiminde bulundu, yine başaramadı. Yargılandı ve arkadaşı Binbaşı Fethi
Gürcan’la idam edildi.
27 Mayıs İhtilali böylece bitti. Biterken daha önce adını
duymadığımız bir genç adamla tanışıyorduk. 1962 yılında AP’ye girmiş, sonra
ayrılmış, 64’de Ragıp Gümüşpala’nın ölümünden sonra AP genel başkanı seçilirken
gördüm resimlerini. Şişmanca bir adam, kara gözlüklü ve fötr şapkalı.
Milletvekili bile değildi henüz. Babama kim bu dedim: “Eski DSİ genel müdürü.”
dedi.” İTÜ’lü mühendis. Amerika’dan geldi.”
Nereden bilebilirdim ki babamın kaybettiği Menderes’ten
sonra yerine koyduğu bu İTÜ’lü mühendis hayranlığı benim hayatımı belirleyecek
ve onun bir İTÜ’lü mühendis kız hayalini mecburen gerçekleştirmek zorunda
kalacağım.
Süleyman Demirel 1962'de AP’ye girdi. Haziran 1964'te AP
genel başkanı Ragıp Gümüşpala'nın ölümü üzerine baş gösteren
parti içi bunalım sırasında yeniden siyasete döndü, kongrede genel başkan
seçildi.
Ayfer Yılmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder